BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

TÜRK GENÇLİĞİ
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 !!!GIYBET!!!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
krmcm_17
BAYAN YÖNETİCİ
BAYAN YÖNETİCİ
krmcm_17


Kadın
Mesaj Sayısı : 82
İlgi alanları : MÜZİK, İNT., TV.
Kayıt tarihi : 22/06/07

!!!GIYBET!!! Empty
MesajKonu: !!!GIYBET!!!   !!!GIYBET!!! I_icon_minitimeSalı Tem. 31, 2007 8:30 pm

Gıybet nedir biliyor musunuz?..

Allah Teâlâ Hz. Musa ya (Aleyküm Selam) şöyle vahyetmiştir:
Kim gıybetten tövbe ederek ölürse, o cennete en son giren kimse olur. Kim de gıybette ısrar ederek ölürse, o cehenneme ilk önce giren kimse olur.
Avf demiştir ki: İbn Sîrîn in yanına gittim. Haccâc hakkında bir şeyler söylemeye çalıştım. İbn Sîrîn beni şöyle uyardı:
Şüphesiz Allah Teâlâ çok adaletli bir hakimdir. Halkın hakkını Haccâc dan aldığı gibi, Haccâc a haksızlık edenlerin hakkını da ona haksızlık edenlerden alır. Sen yarın aziz ve celil olan Allah n huzuruna çıktığın zaman, senin işlediğin en küçük günah, senin için Haccâc ın yaptığı en büyük günahtan daha şiddetli olur.

Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
Bir kısmınız diğerlerinin gıybetini yapmasın. Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bundan tiksindiniz değil mi? Öyleyse Allah’tan korkun ve birbirinizi gıybet etmeyi (arkadan çekiştirmeyi) terkedin ( Hucurât 49/12. )

Hz. Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Bir adam Hz. Peygamber in (Selamün Aleyküm.v) yanında oturuyordu; Peygamber Efendimiz (Selamün Aleyküm.v) ayağa kalktı, fakat adam kalkmakta zorlandı. Orada bulunanlardan bazıları, Falanca ne kadar âciz bir kimse, oturduğu yerden kalkamıyor dediler. Bunu işiten Hz. Peygamber (Selamün Aleyküm.v), Kardeşinizin etini yediniz ve onu gıybet ettiniz diye onları uyardı.( Ebû Ya;lâ, Müsned, nr. 6151; Beyhakî, Şuabül-İmân, nr. 6733; Heysemî, ez-Zevâid, 8/94; Süyûtî, ed-Dürrü l-Mensûr, 7/574. )

Anlatıldığına göre İbrahim b. Edhem (rah) bir yemeğe davet edildi, o da davete katıldı. Meclistekiler, orada bulunmayan bir adamın gıybetini yaptılar. Bunu işiten İbrahim b. Edhem, Bunu bana, insanların gıybet edildiği bir yerde bulunarak nefsim yaptı diyerek oradan çıkıp gitti ve nefsine ceza olarak üç gün bir şey yemedi.
Şöyle denilmiştir: İnsanların gıybetini yapan kimsenin misali; bir mancınık dikip onunla iyiliklerini doğuya batıya atan kimseye benzer. Bu kimse, bir Horasanlı nın gıybetini yapar, bir Türk ün gıybetini yapar, iyiliklerini sağa sola dağıtır; elinde hiçbir hayır kalmadan kalkar.
Şöyle anlatılmıştır: Kula kıyamet günü amel defteri verilir; içinde hiçbir hayır göremez. Bunun üzerine, Benim namazım, oru*****, taatim nerede diye sorar; kendisine şöyle denilir: Yaptığın ameller, gıybetini yaptığın kimselere verildi.
Denilmiştir ki: Bir mümin gıybet edildiği zaman, Allah Teâlâ onun günahlarının yarısını affeder.

Süfyân b. Hüseyin der ki: İyâs b. Muâviye nin yanında oturuyordum. Birinin gıybetini ettim. İyâs bana,
Bu sene hiç düşmanla savaş ettin mi?diye sordu; ben,Hayır etmedim dedim. İyâs,
Din düşmanları senden yakasını kurtardı, fakat müslümanlar dilinden kurtulamadı dedi.

Denilmiştir ki: Âhirette bir kula amel defteri verilir; içinde hiç yapmadığı birçok iyilik görür; bunları yapmadığını söyleyince kendisine, Bunlar, senin haberin yokken insanların senin hakkında yaptıkları gıybetin karşılığıdır denilir.
Süfyân-ı Sevrî ye, Hz. Peygamberin (Selamün Aleyküm.v),
Şüphesiz Allah et düşkünü olan aileye gazap eder( Beyhakî, Şuabül-İmân, nr. 5668. ) hadisi sorulduğunda, Onlar, insanların gıybetini yaparak etlerini yiyenlerdir demiştir.

Abdullah b. Mübârek in yanında birinin gıybeti yapıldı. Bunun üzerine Abdullah b. Mübârek şöyle dedi: ğer birinin gıybetini edeceksem anne babamın gıybetini yaparım, çünkü onlar benim iyiliklerimi almaya daha çok hak sahibidirler.

Yahya b. Muâz demiştir ki: Bir mümin senin şu üç ahlâkından nasibini alsın: Ona bir fayda veremiyorsan zarar da verme. Onu sevindiremiyorsan üzüntüye de sokma. Kendisini övmüyorsan kimsenin yanında da kötüleme.

Şöyle anlatılır:

Hasan-ı Basrî ye (rah) biri gelerek, Falan adam senin gıybetini yaptı dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basrî, adama bir tabak tatlı göndererek ona, Duyduğuma göre sen (gıybetimi yaparak) bana iyiliklerini hediye etmişsin; bu tatlıyı o hediyene karşılık olarak gönderiyorum dedi.

Enes b. Mâlik (r.a), Hz. Peygamber in (Selamün Aleyküm.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Üzerindeki hayâ perdesini atıp açıkça günah işleyenin kusurunu anlatmak gıybet değildir.( Beyhakî, Şuabü l-İmân, nr. 966 Beyhakî, es-Sünenül-Kübrâ, 10/355; Kudâî, Müsnedü ş-Şihâb, nr. 426; Süyûtî, es-Sagîr, nr. 8525. )

Cüneyd-i Bağdâdî şu hadiseyi anlatır:
Bağdat ta Şûnîziyye Mescidi nde oturuyordum. Bir cenaze namazı kılmak için bekliyordum. Bağdat halkı da derecelerine göre oturmuş cenazeyi bekliyorlardı. O sırada bir fakir gördüm, üzerinde ibadet ehlinin alâmeti vardı. İnsanlardan bir şeyler dileniyordu. İçimden kendi kendime,
Keşke şu adam kendisini dilenmekten kurtaracak bir iş yapsaydı onun için daha güzel olurdu diye düşündüm. İşim bitince evime döndüm. Gece namaz, ağlama ve başka şeylerden gecelik virdim vardı. Bütün virdlerim bana ağır geldi. Uykum kaçtı. Oturdum. Oturduğum yerde uyku bastı, uyumuşum. Rüyamda o fakir adamı gördüm. Onu bir tepsi içine uzatmışlar ve bana, Onun etini ye, sen onun gıybetini yaptın denildi. Durumu anladım ve,
Ben dilimle onun gıybetini etmedim; sadece içimden geçirmiştim dedim. O zaman bana,
Sen, kalbinden geçirmek şeklinde de olsa, kendisinden bu tür bir işe razı olunmayacak kimselerdensin. Git adamdan helâllik iste denildi.
Sabah olunca adamı aramaya başladım. Onu, yıkama esnasında su içine düşen sebze yapraklarını toplarken gördüm. Kendisine selâm verdim. Bana künyemle hitap ederek,
Ey Ebüı -Kasım, bir daha böyle bir şey yapar mısın?diye sordu. Ben, Hayır, yapmamdedim. Bunun üzerine derviş,
Allah bizi ve seni affetsin dedi.

Ebû Ca fer-i Belhî şöyle anlatmıştır: Yanımızda Belh ten bir genç vardı. Gayretli ve ibadet ehli biriydi, ancak sürekli insanları gıybet ediyordu. Falanca şöyle, filanca böyle deyip duruyordu. Bir gün onu muhannes (kadın huylu) çamaşırcıların yanında gördüm. Onların yanından çıkıp geldi. Ben kendisine,
Ey falanca, bu halin nedir? diye sordum, şöyle dedi:
Şu insanları gıybet etmem var ya, beni bu hale düşürdü; bu muhannes kimselerin içinde kalma musibetine uğradım. Ben bunlara şu gördüğün kimse için hizmet ediyorum. Bende gördüğün o eski hallerin hepsi gitti. Yüce Allah a dua et de bana merhamet etsin.

Resulullah (sav) buyurdular ki: Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz? Allah ve Resulü daha iyi bilir! dediler. Bunun üzerine: Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır! açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?) dedi. Aleyhissalatu vesselam: Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.
Ravi:Ebu Hüreyre

Resulullah (sav) buyurdular ki: Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilse, Allah Teala Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebeiyle bir makam elde eder (orada salah ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teala Hazretleri Kıyamet günü onu mürdiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürdilere münasib azabla azablandırır.)

Kaynak: Ebu Davud, Edeb 40, (4876)

Resulullah (sav) buyurdular ki: Ne fasık ne de mücahir (günahı açıktan işleyen) kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücahir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur. [Rezin ilavesidir. Buharide ikinci kısım mevcuttur. Edeb, 60]


Kaynak: Müslim, Zühd 52, (2990)


Resulullah (sav) buyurdular ki: Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. Ey Cebrail! Bunlar da kim? diye sordum: ;Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir.

Kaynak: Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879)

Gıybet edecek olursam, anamdan başkasının gıybetini etmem. Zira böylece sevaplarım anama yazılmış olur (Şeyh Şadi)

174, 1. Gıybetten sakının. Zira muhakkak ki gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Adam zina eder ve tövbe eder de Allah onun tövbesini kabul eder. Gıybet sahibine gelince, gıybetini yaptığı kişi onu affetmedikçe, mağfiret olunmaz.

Ravi: Hz. Câbir ve Ebu Said (r.a.)


339, 14. Gıybetin keffareti, gıybet ettiği kimse için (Kulağına gitmeden) mağfiret dilemektir.

Ravi: Hz. Enes (r.a.)


407, 7. Bir kimsenin yanında din kardeşi gıybet edilir de, yardıma muktedirken ona yardım etmezse, Allah o kimseyi dünya ve ahirette hor eder.

Ravi: Hz. Enes (r.a.)


418, 2. Bir kimse bir mü
mini onu gıybet eden münafıktan korursa, Allah kıyamet gününde onun etini Cehennem ateşinden koruyacak bir melek baas eder. Bir kimse de bir müslümanı kötülemek kasdiyle ona bir şey derse, Allah onu Cehennem köprüsü üzerinde söylediğinden kurtuluncaya kadar hapseder.

Ravi: Hz. Sehl İbni Muaz (r.a.)

66, 9. Bir cemaat içinde bulunurken, bir kimse hakkında gıybet edildiğini görürsen o kimse için yardımcı ol. Ve cemaati de ondan men etmeye çalış veya oradan kalk, git.

Ravi: Hz. Enes (r.a.)
_________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
!!!GIYBET!!!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM :: İSLAM HAKKINDA HERŞEY :: İSLAMİ HİKAYELER-
Buraya geçin: